1. ve 2. Gün: Bir çılgınlık yapıp Burak’la Tacikistan Pamir yolunu otostopla geçmeye karar verdik. Aslında ilk başta kulağıma o kadar da çılgınca gelmemişti. Ta ki yoldan ortalama 4 saatte bir araba geçtiğini anlayana kadar. Osh’tan Sary Tash’a otostopla gitmek çok kolaydı zaten yolun çoğunu Tırcı bir amcayla yaptık, gülünce gözleri kaybolan amcalardan 😀
Bir ara acıktı tırcılara özel yol kenarı bir lokantada durdu. Çorba istemiştim ama onun yerine et suyuna dana kolu getirdiler. Hala şoktayım.
Akşam 3170 metredeki Sary Tash’ta bir ailenin bahçesine çadırımızı kurduk. Ben hayatımda böyle rüzgar görmedim arkadaş ama neyse ki evin tatlı ve çat pat İngilizce bilen kızı akşam çadıra etli çorba vey çay getirdi de içimiz ısındı. Ertesi gün Sary Tash’tan yola koyulduk nefes kesici manzaraya karşı yürüdük, yürüdük. Bir ara köylü kadınlardan biri elimize kurut tutuşturdu (kurutulup top haline getirilmiş yoğurt ve inanılmaz tuzlu). Tacikistan sınırına ulaşmak için kaç km yol yürüdük saymadım. Sanırım 20 ile 25 km arası bir şey. Bir ara göçebe çadırlarının yanından geçerken her 5 dakikada bir küçük bir çocuk “çay iç, çay” diye çadırına davet etti 😀 Zaten Orta Asya’da en çok duyduğum cümle “Çay iç” oldu 🙂 Bir tanesine girdik bir güzel karnımızı doyurduktan sonra yürümeye devam. Kırgızistan sınırına ulaştığımızda iki hayvani jeep tam anlamıyla totomuzu kurtardı çünkü sınırdan sonra 4280 metrelik Kyzyl – Art geçidi geliyor. Arabanın içinden rüzgarın şiddetini hissedebiliyordum ve tekrar araç bulabildiğimiz için içimden binlerce kez teşekkür ettim.
Yukarı doğru tırmanırken bisikletlilere bir kez daha saygım arttı. Helal olsun. Her bisikletliye karşılaştığımda aynı muhabbet oluyor zaten, onlara göre tüm bu yolu yürüdüğümüz için biz çılgınız bize göre ise onlar… Tacikistan sınırına geldiğimizde aracın sahipleri polisleri bir güzel sigara, alkol ve parayla yıkadı. Mis. Buralarda böyle rüşvet gırla. 3 saat sonra Tacikistan sınırından geçip Karakul köyüne vardık. Pardon köy mü dedim? Bence burası kusursuz oluşmuş bir gezegen. Dişlerimizi titreten soğuğa rağmen etrafı izledik. Öyle büyüleyici.
Bir de bence bu coğrafyanın en havalı tuvaleti burada. Çünkü etrafı duvarlarla çevirili ama üstü açık, işerken yıldızları izleyebiliyorsun. Buradaki tuvalet sistemi biraz farklı, kazdıkları çukur var onun dışında bir kanalizasyon sistemi yok. Akşam üç bisikletliyle birlikte yere şilteleri serdikten sonra sıra sıra dizilip soba çıtırtısı eşliğinde uykuya daldık. Yarın uzun bir gün olacak…