Bisiklet ile seyahat ederken bir süre yol arkadaşımla ‘hiçlik’ üzerine konuştuk ve sohbetimizin sonucunda uçan halımın üzerinde bambaşka yerlere ışınlanmış, TDK’nın ‘yokluk’ olarak tanımladığı bu hiçlik tanımını tanımayıp kendi sözlüğüme ve günlüğüme kendi açıklamamı yazmıştım. gözle görülmez kavranamaz tahayyül edilemez öncesi ve sonrası yoktur zamandan, mekandan ve maddeden münezzehtir eşi veya benzeri yoktur doğurmamıştır, doğrulmamıştır bütün noksanlıklardan uzak, zira o varken noksanlık olamaz İlk zamanlar keşfettiğim bir ben vardı, yeni yerler, tatlar ve duygular deneyimledikçe dönüşüyordu. Birkaç zaman sonra anladım ki ben diye oluşturduğum şey aslında köklerinin doğaya, insana bağlı olduğu mini bir enerji kütlesiydi. Yolda olduğumdan beri, etrafımda olan biteni görüyor, dokunuyor, kokluyordum, tüm bunları yaparken arka planda düşünüyor aynı zamanda hissediyordum da. Hepsini bir masaya oturtmak istediğimde sürekli ağızlarını bozuyorlardı, hepsi ayrı telden çalıyordu. Yoruldum. Ben de hepsini masada bırakıp tecrübe ettiğim her neyse, onun bana hissettirdiği şeye odaklanmaya karar verdim. Tüm tecrübelerden ve insanlardan öte, o masada…
Evrim’in hikayesini ‘‘While Travelling’’ instagram hesabından çok uzun süreden beri takip ediyorum, hem kişisel olarak hem de mesleki anlamda cesaret isteyen değişiminin uzaktan da olsa gözlemcisi olmak zihnimde…
Didem, uzun bir süre seyahat etme hayali vardı ancak düzeni bozma korkusuyla bir türlü cesaret edememişti. Bu süreçte önce işinden çıkarıldı daha sonra 7 yıldır kirada oturduğu evinden ayrılmak zorunda kaldı. Hepimizin dışarıdan olumsuz olarak gördüğü bu süreç Didem’in yola çıkmasına vesile oldu. Ve yol ona başka yollar açtı…
Seren, 13 yıldır reklam sektörünün içinde çalışırken yıllardır hep hayal ettiği seyahate çıkmaya karar veriyor. Çantasını alıp gitmekten ziyade istediği yolculuk için para biriktirmeye başlıyor ve bu süreç 3 yılını alıyor. 2019 Nisan ayında Bangkok’a giden uçağa binmesiyle serüveni başlamış oluyor…
Şimdi yeniden aklıma yollar düştü. Daha fazla tecrübeyle dolup taşmak, durduğum noktadan dünyaya bambaşka gözlerle yeniden bakmanın, oku yaydan çıkarmanın vakti. Tüm bunların sonunda, ya yaşam modelimi hiç değiştirmemeyi ve elimdekilerle yetinmeyi öğreneceğim ya da ayağımı sıkan ayakkabıları bir daha elime almamak üzere çıplak ayak gezeceğim. Kim bilir…
Evinin kanepesinde oturup hayatın öylece akmasını istiyorsan ne âlâ ama dünya göz yumamayacak kadar çok güzel. Şuna inanıyorum; geçmiş arkada kaldı, yarın ne zaman gelir ne olur bilemezsin. Sadece şu anın var.