Vang Vieng’den sonra Pakse’ye doğru yola çıkıyorum. Pakse’ye 12 – 13 saatlik yolum var, yol bu kadar uzun olunca yataklı akşam otobüsüne binmeye karar veriyorum. Otobüse bindikten sonra çok ilginç bir şey fark ediyorum; yataklar çift kişilik ve yanında hangi teyzenin uyuyacağını bilmiyorsun. Neyse ki yanıma tatlı ve horlamayan bir kadın denk geliyor da 12 saat boyunca deliksiz uyuyabiliyorum.
Pakse’de aslında görülecek pek bir şey yok, şehir Kamboçya ve Vietnam sınırına çok yakın olduğu için genelde insanlar burayı bu ülkelerden birine ulaşmak için “geçiş” şehri olarak kullanıyor. Aynı zamanda Pakse, “Bolaven Platosu” motosiklet gezisi yapmak isteyenler için iyi bir merkez. Benim de buraya gelme amacım bu. Laos’ta motosiklet ile etrafı turlayabileceğiniz iki rota var biri “Bolaven Platosu” diğeri ise “Thakek” şehrindeki motosiklet rotası. Aslında iki rotayıda gerçekleştirmek istiyorum ama fazla vaktim yok. Laos’tan sonra Vietnam’a geçmem gerekiyor. Aynı zamanda ilk rotayı tercih etmemin nedeni buradaki doğal güzelliklerin daha çok ilgimi çekmiş olması. Meşhur platoda birden fazla köy, şelale ve kahve tarlaları var.
İlk geceyi DownTown Pakse Hostelin’de geçiriyorum (geceliği 5 dolar). Ertesi gün hostelin hemen karşısındaki Pakse Travel‘dan günlüğü 7 dolar’a motosikletimi kiralıyorum. 3 günlük bir motorsiklet gezisi gerçekleştireceğim için çok heyecanlıyım. Bundan tam 3 ay önce scooter bile kullanmamıştım ve yolculuğumun 10. gününde bir şekilde öğrendim. En heyecanlandıran kısmı ise yolumun üzerinde birçok şelale ve çeşit çeşit kahve tadıp, üretim süreçlerini öğrenebileceğim kahve çiftlikleri var. İnsanlık için küçük benim için büyük yol hikayesi oluyor ✌ Bolaven Platosunda tercih edebileceğiniz kısa ve uzun yollar var. Ama motosiklet kiraladığım yer, uzun rotanın tehlikeli olduğunu (motosiklet hırsızlığı çok fazlaymış) tercih etmemem gerektiğini söyleyince aşağıdaki rotayı izlemeye karar veriyorum.
Rotam:
Pakse ➡
Loangham ➡
Bane Lao Ngam ➡
Tad Lo ➡
Bane Beng ➡
Paksong ➡
Pakse.
1. Gün (Bolaven Platosu. Pakse – Phasuam Şelalesi: 48 km)
Motosiklet yolculuğumdaki ilk durağım Phasuam şelalesi. Şelale ulusal parkın içinde yer alıyor, içeri giriş ücreti (10.000 kip – 1,2 dolar / motosiklet park ücreti: 2.000 kip). Şelalenin bulunduğu bölgede Katsu köyü sakinleri tarafından el yapımı üretilmiş ahşap hediyelikler ve ormandan toplayıp kuruttukları meyveler de var. Bir süre şelaleyi izledikten sonra orman köyüne doğru yürümeye başlıyorum, uzun bir süre ormanın içinden yukarıya doğru tırmanıyorum ama ne bir iz ne bir köy görebiliyorum. Buna rağmen gün güzel başlıyor!
Vieng Kahve Çiftliği. Phasuam Şelalesi – 30 km.
Mr. Vieng‘in kahvesini tatmak için çiftliğinde mola veriyorum. Bu sayede kahve bitkisinin dikiminden üretimine kadar olan sürecini dinliyorum. Laos kahvesiyle ünlü bir ülke. Pakse ve Paksong bölgesinde birçok kahve üreten çiftlik var. Mr. Vieng ise önceleri büyük markalara kahve verirken emeğinin karşılığını bulamadığı için daha butik işletmelere kahve satmaya karar vermiş.
Burada, hayatımda ilk defa sarı karıncaların tadına bakıyorum. Limon gibi ekşi! Yerel halk çorbalarına veya salatalarına karıştırıp yiyormuş. Mola vermek için güzel bir nokta oluyor, eğer bu taraflara gelme planınız varsa Mr. Vieng’in kahve çiftliğine de mutlaka uğrayın 🙂
Mr Vieng kahve çiftliği – Ban Loangham: 10 km
Yolumun üzerinde birçok farklı köprüden geçiyorum. Burası ise Laos’un daha önce gördüğüm yerlerine göre en fakir bölgesi. Buna rağmen insanlar çok cana yakın.
Bang Loangham – Tod Lo: 18 km
Günün sonuna geliyorum. Bir gece Tod Lo köyünde “Palamei Guesthouse” da geceliği 35.000 kip (4 dolar) konaklıyorum. Kaldığım yer hem ucuz hem de akşam yemeği için “Aile Yemeği” diye bir konsept yaratmışlar. Tüm kalanlar akşam yemeğini yapmak için aileye yardım ediyor. Bu sayede hem çeşit çeşit yemek öğreniyorsun ki buna bayılırım hem de herkesle kaynaşmış oluyorsun.
Köye geldikten sonra motorumu kaldığım otele bırakıp etrafı yürüyerek gezmeye başlıyorum. Yine çok eski yıllarda geçen bir filmin içinde gibiyim. Daha önce hiç görmediğim büyüklükte domuzlar yollara yayılmış yatıyor. Çocuklar etrafıma toplanıp meraklı meraklı beni inceliyor.
Büyüleyici bir gün batımı var ve köy sakinleri için banyo zamanı. Çoluk çocuk, yaşlısı genci toplanmış hem eşyalarını hem kendilerini yıkıyorlar. Neden bilmiyorum ama burayı çok seviyorum.
2. Gün (Tod Lod Köyü- Tod Lod Şelalesi ve Tat Suang Şelalesi 15 km)
Sabah uyandıktan sonra kaldığım yere en yakın olan Tod Lod şelalesine yürüyorum. Ardından yola devam etmek için eşyalarımı toplayıp Tod Suang şelalesine varıyorum. Tek kelimeyle büyüleyici, en tepesinde durup manzarayı izledikten sonra en aşağıdan şelaleyi izleyebilmek için yol olduğunu fark ediyorum ve en aşağıya kadar ağaç dallarına tutunarak iniyorum. Sonra nedense şelalenin son bulduğu yerde yüzmek istiyorum ama aşmam gereken kayalıklar var. En sonunda kayalıkların üzerinden atlarken düşüp ayağım kötü bir şekilde zedeliyorum 🙁 Bu da maalesef yolculuğun sonu oluyor çünkü basamıyorum. Bazen insanın bu kadar yeter deyip kendini durdurmayı bilmesi gerekiyor. Düştükten sonra ki işin en zor kısmı (acı verici demiyorum çünkü henüz bir şey hissetmiyorum) kayaları tekrar tırmanarak yukarı çıkmak oluyor. Kaldığım yere geri dönüp bir gece daha kalıyorum. Ertesi gün otelin sahibi motosikleti arabasına yükleyip beni şehir merkezine geri götürüyor. Bu ayakla devam edemeyeceğim ve Pakse’de de çok sıkılacağımı bildiğim için Don Det Adasına gidip dinlenmeye karar veriyorum. Vietnam’a gitmek için 1 haftam var. Yerimden kalkmayacağıma kendi kendime söz veriyorum (nasıl olacaksa?)