Luang Prabang’ın 14. yüzyıldan bu yana 83 cm uzunluğundaki heykelin koruması altında olduğuna inanılıyor ve Altın Buddha Phra Bang’ın şehri olarak biliniyor. Eski şehir merkezindeki Fransız sömürge döneminden kalma binaları, Laos’a has tapınakları ve şehrin kalbi Mekong nehri ile UNESCO Dünya Miraslar Listesinde olmayı hakkedecek güzellikte.

Luang Prabang

 

Laos’un başkenti Vientiane’de iki gün geçirdikten sonra Luang Prabang‘daki gönüllü olarak İngilizce öğretmenliği yapacağım okula doğru yola çıkıyorum. Vientiane ile Luang Prabang arası 10 saat. Şehre sabah varabilmek için akşam otobüsünde yerimi alıyorum (110.000 LAK – 13 dolar) Şehirlerarası ulaşım beklediğimden pahalı. Otostop meselesi ise çok ayrı bir konu. Hangi şehire giderseniz gidin merkezden uzaklaştığınız an kendinizi ormanla çevrili yolda buluyorsunuz ve otostop çekebileceğiniz fazla araç geçmiyor. Bol sarsıntılı, kornalı ve virajlı 10 saatin sonunda Luang Prabang’a varabiliyorum.

 

 

Gönüllü öğretmenlik programının başındaki kişi ve ailesiyle buluşup dersler hakkında bilgilendirme aldıktan sonra beni kalacağım hostel’e yerleştiriyorlar. Bu tür gönüllü işlerde çalıştığınızda genellikle konaklama ve yemek ücreti çalıştığınız yer tarafından karşılanıyor. Uzun süre seyahat ettiğiniz zaman gönüllü olarak çalışmak bütçeye oldukça destek oluyor hem de ülkeyi daha iyi tanıma fırsatı elde ediyorsunuz. Ders programım ise oldukça rahat. Akşamları 17:00 ile 20:00 arasında okuldan sonra çocuklara ders veriyorum, sabah saatleri ise şehri ve civarını keşfetmek için bana kalıyor.

Luang Prabang küçük bir şehir, yürüyerek şehir merkezini motosiklet ile de civarını keşfedebilirsiniz. İlk gün güneş batmadan hemen önce şehri yürüyerek gezmeye başlıyorum. Uzun süre nereye gittiğimi bilmeden sokaklarda dolanıyorum. Sonra küçük bir tapınaktaki dua sesleri dikkatimi çekiyor. Hep birlikte dua eden keşişlerin sesi, havanın yavaş yavaş önce pembe sonra kızıla dönüşmesi ve sessizlik… Bazı anlar o kadar büyüleyici oluyor ki bozmaktan korkuyorsunuz. Bence Luang Prabang’ın en büyülü saatlerini ya sabah gün doğmadan veya güneş batmadan önce… Beş gün boyunca gün bitmeden önce Mekong nehrinin tadını çıkarıyorum.

Mekong River - Luang Prabang

Akşam yemeği için birçok alternatif var. Akşam pazarında sokak yemekleriyle çok ucuza karnımı doyuruyorum. Neredeyse her gün dadandığım açık büfe bir tezgah var çeşit çeşit sebze yemekleriyle tabağımı dolduruyorum. Ve sadece 2 dolar. Gezgin bünyeme iyi geliyor 🙂

Night Market - Luang Prabang

Ertesi sabah keşişlerin ”Alms Giving” (Bağış verme) seremonisini izlemek için erkenden uyuyorum. Sabah güneş doğmaya başlarken tapınakların olduğu bölgeye yürüyorum. Henüz hava alacakaranlık olmasına rağmen herkes sıraya girmiş ellerinde pirinç, şeker ve birçok yiyecekle keşişlerin gelmesini bekliyor. Her sabah gün doğmadan Luang Prabang’ın 35 tapınağından yüzlerce keşiş sessizce yürüyerek, halkın verdiği yiyecek bağışlarını topluyor. Bu sayede keşişler ve bağışı yapan kişiler arasında bir bağ oluşuyor. Ayrıca bağışçılar, yaptıkları tüm iyilerinin sonuçlarını bu dünyada görmeseler bile sonraki yaşamlarını etkileyeceğine inanıyorlar.

Luang Prabang - Alms Ceremony

Bu büyülü anı izledikten sonra motor kiralayabileceğim dükkanları gezmeye başlıyorum. Fiyatlar Laos’un diğer şehirlerine hatta gezdiğim diğer ülkelerden bile pahalı. Uzun pazarlıklar sonucu 80.000 (kip)’e (9 dolar) otomatik bir motosiklet kiralıyorum. Kuang Si şelalesine gitmeden önce farklı rotaları deneyip doğanın içinde biraz kaybolmak istiyorum. Daha sonra (her zamanki gibi) kayboluyorum. Yollar çok bozuk, bir iki kere mıcırlı yollardan geçerken motoru düşürüyorum (her zamanki gibi) 🙂 Ama yolun sonu o kadar güzel bir göle varıyor ki, yine iyi ki kaybolmuşum diyorum.

Luang Prabang

En sonunda rotamı Kuang Si şelalesine doğru çeviriyorum. Fotoğraflarını gördüğümde büyülenmiştim ama yanına ulaştığımda bir kaç dakika konuşamıyorum. O kadar güzel, o kadar etkileyici ki sadece sessizce izleyebiliyorum. Daha sonra şelalede yüzen kalabalığa ben de eşlik ediyorum, su buz gibi. Ferahlıyorum, soğuk suda yüzmeyi özlemişim. Şelale oldukça büyük; en aşağısından en yukarıya kadar farklı boyutlarda yüzebileceğiniz havuzlar var.

Kuang Si Waterfall - Luang Prabang

Akşam ders vereceğim için şelaleden ayrılıp okula doğru yola çıkıyorum. Üç farklı sınıfım var. İngilizce’yi hiç bilmeyenler, bilmeyenlerden biraz daha iyi olanlar bir de konuşup anlayabilecek kadar seviyesi iyi olanlar (üniversiteye giden bir grup). Zamanla ders verirken fark ediyorum ki Lao halkının İngilizce kelimeleri veya zamanları ezberlemesi zor değil ama telafuz ederken hiçbir şekilde dilleri dönmüyor. En zorlandıkları konu bu. Bir de çok utangaçlar, hemen kıkırdayıp kızarmaya başlıyorlar 🙂 Bu sınıfta 5 gün boyunca çocuklara gönüllü olarak İngilizce dersi veriyorum. Gezdiğin yerdeki insanlara  elindeki yeteneklerle yararlı olabilmek, hayatlarının bir parçasına dokunup belki hemen değil ama ileride işlerine yarayabilecek bir şeyler göstermek çok güzel bir duygu. Çocuklarla iletişim halinde olmak ne kadar basit şeylere gülebildiklerini ve küçücük şeylerle ne kadar mutlu olduklarını görmek aslında hayatın o kadar komplike olmadığını hatırlatıyor. Onlar sayesinde güzel anılar biriktiriyorum.

En son gün kursu organize eden kişi ve ailesiyle öğle yemeği yemek için nehir kenarında bir restorana gidiyoruz. Geleneksel Laos yemekleri yapan bir balık restoranı. İlk o gün Laos yemeklerinin inanılmaz baharatlı olduğunu fark ediyorum. Güzel aileye veda ettikten sonra ertesi gün Nong Khiaw‘a gidecek otobüs için yerimi ayırtıyorum.

 

Write A Comment

error: İçerik Korunuyor !!!