Mārahau Auckland’da bunu fark edememiştim ama Nelson’a gelir gelmez yeni patlayan tohumlardan ve havanın mis gibi kokmasından anladım ki üçüncü cemre toprağa düşmüş bile. Takaka’da kivi tarlasında çalışmaya başlamadan önce 4 haftam var. Çok fazla param olmadığı için de çareyi Abel Tasman Ulusal Parkı’nın girişindeki ‘The Barn Cabins’ de gönülülük yapmakta buluyorum. Nelson’dan Mārahau’ya ulaşmak araçla 1 saat sürüyor ancak henüz bu bölge düşük sezonda olduğu için o tarafa giden herhangi bir otobüs yok. Hostel’dekilere nasıl ulaşabileceğimi sorduğum da; ‘Aralık ayına kadar hiçbir otobüs firması oraya gitmiyor.’ diye cevap alıyorum. Nasıl yani? Henüz Eylül ayındayız… Çareyi eski ve can dostum otostopta buluyorum. Şehrin dışına bir süre yürüdükten sonra araç beklemeye başlıyorum, ilk araçla yolun çeyreğini diğer bindiğim araçla da gönüllülük yapacağım yere kadar ulaşıyorum. Aslında, benim gideceğim kamp alanına gitmiyorlar ama araba bulamayacağımı düşündükleri için beni gideceğim yere kadar götürüyorlar. Dağ yolundan kıvrıla kıvrıla giderken fark ediyorum ki aynı yöne…
1 Eylül 2022 Yeni Zelanda nerede? Güney Pasifik Okyanusu’nda yer alıyor ve buraya ulaşmak için Türkiye’den direkt uçuş yok. Bu yüzden, bir veya birden fazla aktarma ile gelmeniz…
Bu sefer iniş takımlarımı açmayı unuttum ya da kasten bıraktım. İpin ucunu saldım. Sürekli telaş halinde dolanan zihnim ve öğretmen edasıyla onu eğitmeye çalışan Bengi’den yoruldum. Ben de…
Bişkek’te ne yapacağım, neler deneyimleyeceğim diye düşünüyosanız ülkeye adım atar atmaz duayacağınız 3 soruyu söyleyip anlatmaya başlıyorum; Erin var mı? Kaç balan var? Kança yaştasın? İki aylık Türkiye istirahatimden sonra yeni rotamı Orta Asya olarak belirledim. İlk durak içimizden biri olan Kırgızistan. Ülkeye ayak basmadan önceki hayallerim belli; çadırımın önünden atlar koşuşsun, uyku tulumundan kafayı çıkardığımda dağ tepe izleyeyim, 4000 metre irtifada dağ bayır yürüyeyim… Ve biliyorum ki Kırgızistan bu hayalimi fazlasıyla karşılayacak. İstanbul’dan Bişkek’e direkt uçuşla varıyorum. Havalimanından çıkar çıkmaz her zaman olduğu gibi taksileri es geçip Marshrutka dedikleri minibüslere binerek şehir merkezine ulaşıyorum. Taksiler 500 som isterken marshrutka sadece 50 som. Bu minibüslerin farklı numaraları var havalimanından şehre giden minibüsün numarası ise 380. Açıkçası trekking rotaları dışında şehir hakkında pek araştırma yapmadım yavaş yavaş keşfedeceğim. Eğer imkanım varsa couchsurfing evlerinde kalmayı tercih ediyorum aynı zamanda bu seyahatim için kamp malzemelerim de hazır. Bişkek Bişkek’teki ilk günümde couchsurfing evinde kalıyorum.…
Şehir insanı olamadım hiç. İstanbul’da yaşarken bile gözüm daha küçük, işlerimi yarım günde halledebileceğim yerlerdeydi. Bu yüzden “çocukluğumun da geçtiği” Ege kasabalarını ve ada hayatını hep sevdim. Boşluk…
Ne tadı, ne renkleri, ne kokusu ayak bastığım hiçbir yere benzemeyen ülke. Gitmeden önce birçok kişi Hindistan hakkında iyi kötü o kadar çok laf söyledi ki hangi bilgiye tuttunacağımı şaşırdım.…