Gonca ile önce instagram sayesinde tanıştık daha sonra şans eseri ikimizin de o dönem Tayland’da olmamız sayesinde Bangkok’ta bir araya geldik. Ortak tutkularımız vardı, birçok noktada hayata bakış açımız benzeşiyordu bu yüzden yan yana gelir gelmez uzun süredir görmediğim bir dostumla muhabbet eder gibi hissettim. O bana hikayesini anlattı tabi ben de ona. Gonca’nın hayatını değiştirme serüveni beni oldukça etkiledi bu yüzden onun hikayesini burada da paylaşmak istiyorum 🙂
Kendinden biraz bahseder misin? Nerede doğdun, çocukluğun nasıl geçti?
Ben 1985 İstanbul doğumluyum. Çok sıradan bir mahallede yetiştim esasında, hayalleri kısıtlı bir çevre içinde. Bugün böyle biri olabileceğimi hayal bile edemezdim… Sadece sorumluluk sahibi ve çalışkan bir çocuktum. ‘Geleceği parlak olacak’ derlerdi. Bunu söyleyenlerin parlaklıkla parayı ilişkilendirdiklerine eminim ama maalesef onların yüzünü kara çıkardım. Çünkü pek çoklarının hayal ettiği bir mevkiye doğru ilerlerken, ben o ‘parlak’ hayatı elimin tersiyle ittim. Fakirlik gördüm, iyi günlerim de oldu gerçekten. İstanbul’un en güzel semtlerinden biri Nişantaşı’nda yaşayan, kariyerin getirdikleriyle hayatın keyfini çıkaran özgür bir kadın olmuştum. Ama bir şeyler eksikti. Ve bu eksiği para ya da süslü hayatım gideremeyecekti. Yolum beni yola sürükledi…
Bana anlattığın hikayende köklü bir değişim süreci yaşadığını hatırlıyorum ve bu nokta beni oldukça etkilemişti. Neden böyle bir değişime ihtiyaç duydun? Bu değişimi gerçekleştirip yola çıkmayı nasıl başardın? Seni motive eden bir şeyler var mıydı?
Değişime ihtiyacı bence herkesin var. Değişim olmak zorunda. Olmadığı için ıstırap var… Kurumsal prangalarla kendilerini bağlayanlar değişememenin acısını yaşıyor bana kalırsa.
Benim içinse durum aslında kendi kendine tezahür etti. Ben değişmeye zorlamadım kendimi. Değişim olageldi. O sıralar 9-6 çalışırken ve bir gün dünyayı gezme hayalleri kurarken oturduğum sandalyemden, beni hayatta tutan tek şey yogaydı. Ve çıkış kapımda o oldu en nihayetinde. Hamsa Saraswati’den Yoga Eğitmenlik Eğitimi aldıktan hemen sonra döndüğüm ofisimde, artık yapamayacağımı gün gibi anladım. Ve hazırlıklarımı tamamlayıp yola çıktım.
Motivasyonum kendimdim. İçimdeki gücü keşfetmeye başlamıştım.
Yoga’yı yaşam felsefesi olarak benimsedikten sonra hayatında neler değişti? Kendinde ilk hissettiğin farklılık neydi?
Yoga ile fazlalıklarımı attım aslında. Kesinlikle ilk hissettiğim şey hafiflikti. Toplumun, ailemin, patronumun… Herkesin, ama herkesin beklentisi vardı sanki benden. Sorumluluklarımı bir bir azalttım. Bedenimden çıktı, dolabımdan çıktı, kalbimden çıktı, zihnimden çıktı… Bazen gözyaşı olarak çıktı… Kendimle yüzleştim. Hayata yeniden başlamak için, eski kimliğimi önce tamamen yok etmem gerekti. Yeni alışkanlıklarımla ve eski kimliğimden kalmasını istediklerimle yeni bir ben inşaa ettim.
Yola çıktığında değiştirmek isteyip değiştiremediğin bir huyun oldu mu?
Güzel soru. Şu anda bunun cevabını bilmiyorum. Yoldayken kimi zaman kendi içimde savruldum, kendi kara deliğime düştüm. Neticede yalnız olmak, uzun bir süre yalnız olmayı seçmek kolay değildi.
Sanıyorum şu anda değiştirmek istediğim bir özelliğim yok. Zaman zaman dalgalanmalar oluyor, elbette olacak. Bu durumlarda kendi üstüme geliyor muyum? Evet. Ama yine de bu değiştirmeyi isteyeceğim bir şey değil. Çünkü zaten değişim doğal. Ve istesem de istemesem de olmaya devam edecek. Ben sadece daha iyi bir ben olmaya niyet ediyorum her an. Hepsi bu…
Yola çıkmak isteyen veya hayatını değiştirmeyi düşünen ama bunu bir türlü zihinlerindeki korkulardan dolayı başaramayan insanlara neler söylemek istersin?
Buna objektif bir cevap vereceğim. Kimseyi gaza getirmek istemem. Çünkü hazır değilsen, değilsindir. Gittiğinde, kendini de beraberinde götürüyorken hazır olmadan gitmenin kimseye bir faydası olacağını düşünmüyorum.
Kişinin yola çıkmak için maddiden çok manevi olarak hazır olması gerekiyor. Manevi olarak hazırken, bir şekilde para mevzunun çözüleceğini düşünüyorum ve deneyimledim de. Bence gezgin olmak isteyen kişinin giderken tutunması gereken bir ideali olmalı. Bu ideal elbette görmek istediğin yerleri görüp, listene bir tik atmak daha olabilir ama bunun ötesinde olmalı bence. Gerçekten manevi olarak kişiyi besleyecek bir ideal.
Sonrası çorap söküğü zaten. İyi günler olacak, kötü günler de. Ama geriye ömürde 1 kerelerden sayısız anı kalacak.
Kendi idealimi söyleyeyim; konfor alanımın dışında yaşamayı becerebilmek. Ve galiba başardım! Yolda geçen 1 yıldan sonra artık o eski ben yok:)