7 sene önce bir arkadaşım Moda’da cüzi ücrete yoga dersleri veriliyormuş gidelim mi diye sormuştu. O zaman öğrenciyim tabi, ücreti duyunca yoga neymiş ne değilmiş sorgulamadan hadi gidelim dedim. İyi ki de demişim 🙂
O ilk derste bedenim ve zihnimle buluşmam ve kendimle kucaklaşmak inanılmaz iyi hissettirmişti.
Yoga derslerine hiçbir zaman disiplinli olarak devam edemedim ama bahanelerimden her kurtulduğumda kendimi yoga yaparken, araştırırken ve daha fazlasını öğrenmek için okurken buldum. Yoga’ya kendimi daha iyi hissedebilmek için başlamıştım ve zamanla anladım ki iyi hissedebilmenin yolu bedeninin içinde rahat olmaktan geçiyor.
Bedeninin içinde rahatladıktan sonra bu zihnine ardından da hayatına yansıyor. İşte yoga’nın en sevdiğim tarafı da burada; bedeninin ve zihninin birlikte çalışmasını sağlıyor ve seni yavaş yavaş iyileştiriyor. Bedenin kendini iyileştirme gücüne tanık olmak ilginç bir tecrübe. Yoga sayesinde geçmişte öğrendiğim, otomatikleşmiş ve artık işime hiç yaramayan alışkanlıklarım teker teker üzerimden düşüyor. Tam da bu yüzden yolumu Hindistan’a düşürmeye karar verdiğimde artık zamanı geldiğine inanıp yoganın felsefesini de öğrenebileceğim bir Ashram arıyorum
Bir ay Ashram’da kalacak, vegan beslenecek, her sabah 5’te meditasyonla başlayan günümü yine meditasyon ve yoga asanalarıyla bitireceğim. Bir yıl durmaksızın gezdikten sonra emin miyim böyle bir disipline uymaya. Tabi ki, deneyimlemeden hiçbir şeyi bilemem. Çeşitli araştırmalardan sonra hem kafama uyan, hem hatha yoga eğitimi veren hem de başlama tarihinin tam istediğim gibi olduğu “Aarsha Yoga Vidya’ya” gitmeye karar veriyorum.
Bildiğiniz üzere Hindistan’da sayamayacağınız kadar yoga eğitimi veren yer var. Ancak iyi bir eğitim almak istiyorsanız ve alacağınız bu eğitim ile eğitmen de olacaksanız seçeceğiniz kursu ince eleyip sık dokumanız gerekiyor. En önemli nokta ise kursun “Yoga Alliance” sertifikası vermesi. Durum böyle olunca yoga’yı yaşam felsefesi haline getirmiş güvendiğim bir kaç arkadaşımdan fikir aldıktan sonra tüm parmaklar “Sivananda”yı gösteriyor. Ancak tarihinin bana uymaması ve araştırdığım kadarıyla sınıflarının fazla kalabalık olması nedeniyle başka yerlere bakmaya karar veriyorum. Aarsha Yoga’yı internetten yaptığım araştırmalar sonucunda buluyorum, Ashram hakkında ve tabi ki tüm hocalar hakkında yorumlar çok iyi. Özellikle Yoga hocası Bhooma Chaitanya daha gitmeden gönlümü çelmeyi başarıyor. 18 yaşından itibaren manastır hayatına girmiş ve uzun yıllar Sivananda’da eğitmenlik yapmış. Bu tabi ki benim için sadece Wikipedia bilgisi; gidip görmem deneyimlemem gerek diyerek düşüyorum yollara. Öncelikle eğitimin genel akışı nasıldı, neler öğrettiler, neler öğrendim ve neler hissettim sırasıyla paylaşacağım.
Ashram’a ayak bastığımdan itibaren buranın her ne kuralı varsa sorgulamadan kabullenmeye ve uymaya kendime söz veriyorum. Patanjali tarafından 4000 yıl önce “Patanjali’nin Yoga Sutraları”nda derlenmiş yoga felsefesinin 8 parçasını bir ay içerisinde hayatıma adapte edip sindirmeye çalışacağım. Peki nedir bu 8 parça;
1-Yama (ahlaki disiplin)
2-Nyama (kişisel disiplin)
3-Asana (yoga duruşları)
4-Pranayama (nefes pratikleri)
5-Pratyahara (içe dönüş )
6-Dharana (konsantrasyon )
7-Dhyana (meditasyon )
8-Samadhi ( kendini tanıma, aydınlanma)
Şimdi böyle yazınca karışık geliyor olabilir ancak günlük programa alışmaya başladıkça aslında her bir parçanın ne kadar değerli olduğunu ve pratik yapmanın ne kadar basit olduğunu anlıyorum, tek sıkıntı bunu eski alışkanlıklarında takılı kalmış zihne kabul ettirebilmekte.
Program:
6:00: Medistasyon
6:30: Çay (her sabah zencefilli çay veriyorlar)
7:00 – 9:15: Yoga asanaları
9:30 – 11:00: Kahvaltı
11:00 – 13:15: Veda ismindeki kutsal metinleri inceleme dersi, (yoga’nın 8 basamağını ve felsefesini anlayabilmek için)
13:15 – 14:00: Meyve
14:00 – 16:00: Boş Zaman
16:00 – 18:15: Yoga Asanaları
18:30 – 20:00: Akşam Yemeği
20:00 – 21:00: Chanting / Ayurveda dersleri (değişebiliyor)
İyi İngilizce Bilmek Gerekiyor mu?
Bu kursa katılırken ileri düzeyde İngilizce bilmeniz gerekmiyor. Dersi takip edip anlayabilecek kadar İngilizcenizin olması yeterli olacaktır. Özellikle hocalar yoga asanalarını göstererek öğrettiği için bir problem yaşamazsınız. Ancak diğer dersler için (bknz; felsefe ve ayurveda) anlamak için biraz daha çaba sarf etmeniz ders çıkışı verilen kitapları okumanız gerekebilir. Çünkü dersi veren hocalar hintli ve hint aksanıyla konuşuyorlar sadece bu kısımda biraz zorluk yaşayabilirsiniz. Ama her biri oldukça yardımsever ve yol gösterici.
İlk Hafta:
Saati sabah 5:30’a kuruyorum çünkü kendimi biliyorum o alarm 4 kere ertelenmeden kalkılmayacak 🙂 Tam da kendimden beklediğim gibi alarmı erteleyebileceğim en son saati zorladıktan sonra gözü yarı açık, yarı kapalı bir şekilde meditasyon odasına varıyorum. Veee tabi ki uyuyakalıyorum. İnsan bağdaş şeklindeyken uyuya kalır mı? Kalıyormuş. Bir süre sonra yanımdaki arkadaşım hafifçe sarsarak ve gülümseyerek beni uyandırıyor. O sersemlikle sınıfa Türkçe açıklamalar yapıyorum, kafamın karışması yetmezmiş gibi şimdi herkesin bir güzel kafası karışıyor :D. Hafiften utanarak ve kendi kendime söylenerek ilk zencefilli çayıma doğru yemekhaneye doğru yola koyuluyorum. İki bardak zencefilli çayı kafama diktikten sonra yoga odasına doğru gidiyorum.
Hoca pek bir ciddi. Pek gülmüyor, sadece asanaları göstermeye başlıyor. Karnım gurulduyor, gurulduyor… Karnımın gurultusundan hocayı duyamıyorum. Çünkü her zaman uyanır uyanmaz kahvaltı yapardım. Artık her zaman yok diye kendi kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. İlk yoga asanası dersi bittikten sonra koşar adımlarla yemekhaneye dönüyorum. Yemekler beklediğimden de efsane, sanırım bu kadar güzel sebze yemeğini en son babannemde yemiştim. Yemeklerde tuz yok, acı yok ve artık sadece meyve ve sebze ile besleneceğim.
Yemekten sonra enerjim biraz daha yükseliyor. Yoga’nın felsefesini öğrenmek için hazırım. Dersi çok esprili, tatlı mı tatlı bi keşiş veriyor. Yavaş yavaş ısınmaya başlıyoruz; yoga nedir? Ne değildir? Veda, Vedanta nelere değinir… Hem de kafamın içinde geçen milyonlarca sorunun cevabını bu derste bulabileceğimi hem de aklımın karmakarışık olacağını hissedebiliyorum.
Öğle yemeğinde sadece meyve yiyebiliyorsun tabi dilediğin kadar alabilirsin. Öğlen sadece meyve yemeğe alışmak zaman alacak, sanırım benim için en zor kısım yemek alışkanlıklarımı değiştirmek. Saat 16’da tekrar asana dersime giriyorum. Gayet disiplinli bir şekilde dersi bitiriyoruz. Çok zorlandığımı hissetmiyorum çünkü başlangıç sınıfı için çalışmalar yapıyoruz. Fark ediyorum ki bedenime pek fazla güvenim yokmuş bu yüzden ne zaman yoga asanalarını pratik yapmaya başlasam bir şekilde yarım kalıyormuş. Matın üzerindeyken insan kendini daha iyi gözlemleyebiliyor. Yoga dersinden sonra akşam yemeği zamanı geliyor. Yemekler her zaman ki gibi çok lezzetli.
Birbirinden tatlı kadınla aynı yatakhaneyi paylaşıyorum. Özel odada kalmamam hem cebime hem psikolojime yarar. Çünkü bir ay boyunca aynı eğitimden geçeceğimiz ve kendimize göre değişimler geçireceğimiz için tecrübeleri paylaşmak önemli. Odaya döndükten sonra uzun süre herşeyden ama herşeyden sohbet ediyoruz. Bu sohbetler gün geçtikçe en sevdiğim dakikalar haline geliyor.
İkinci Hafta
Alarmı ikinci çalışında kapatmaya başlıyorum. Yatakhanedekiler bana uyanır uyanmaz günaydın dememeye alıştılar, çünkü zaten ağzımı “günaydın” demek için açamadığım gibi insanların yüzüne boş bakıyorum 🙂 İçsel olarak bunu hissederken vücudum inanılmaz enerjik hissediyor. Şaşkınım, bacaklarım beni yatakta bırak lütfen demek yerine hadi gidelim diye ayaklanıveriyor. İkinci hafta artık yoga asana derslerinde espriler havada uçuşuyor, bizim Bhoomaji beklediğimden esprili çıkıyor. Aarsha Yoga, Sivananda’nın geleneğini takip ettiği için headstand (baş aşağı durma) pratiklerine başlıyoruz. Kaç kere göbek ve kafa üstü düşüyorum hiç bilmiyorum.
Acıkma hissim eskisinden daha az yani en azından ilk başlardaki gibi Gollum’a dönüşmüyorum. Aslında fizyolojik olarak dengeye oturan düzenime zihnim maalesef uyum göstermiyor. Çünkü Ashram dışında bir hayatım yok. Haftada sadece bir kez boş günüm var bir de haftada sadece yine bir kez okulun dışına izin alarak çıkabiliyorum. Psikolojimi ne kadar sağlam tutmaya çalışsam da odaklanamama problemi yaşıyorum. Aklımda olan kapıdaki motosiklete atlayıp biraz etrafta gezinebilmek. İkinci hafta psikolojik olarak benim için en zor zamandı diyebilirim.
Bu hafta hatha yoga derslerinden ayrı olarak hamile yogası ve çocuk yogası dersleri de alıyoruz. Buraya gelmeden öncede hep çocuklara yoga öğretebilmeyi hayal etmiştim, dersin akışını deneyimleyince iyice aklıma yatmaya başladı 🙂
Üçüncü Hafta
Artık her gün saat 5:30 oldu mu gözlerimi otomatik olarak açmaya başladım. Ve bu kadar zinde hissetmek inanılmaz mutlu hissettiriyor. Gün geçtikçe vücudum esnekliğini kazandı hatta bazen bunu ben mi yapıyorum diye şaşırarak bazı pozları tekrar tekrar yapıyorum. Ama işte haftanın başlarında artık hepsini yapabilirim diye büyük bir heyecana kapıldım ve hem kendi kendime pratik yaparken hem de ders içersinde kendimi zorladığım için iki gün boyun ağrılarıyla gezdim. Her zaman sabır etmek lazım bunu henüz öğrenemedim maalesef. Vegan beslenmekten de gayet memnunum sadece bal ve özellikle yumurta gibi hayvansal gıdaları özlüyorum, havanın sıcaklığı nedeniyle de canım hiç et ürünleri çekmiyor.
Aynı zamanda bu hafta sınıfta gruplara ayrıldık ve herkes kendi grubuna 2 saat yoga öğretiyor. Beni en mutlu eden kısım ise birbirimize tekrar tekrar öğrettiğimiz için duruşları en ince aşamasına kadar öğrenmiş olmamız.
Bu haftadaki programa Ayurveda dersleri de eklendi. Ayurveda, Hindistan’da 5000 yıl önce doğmuş, insanoğlunun doğayla uyumlu yaşaması ve doğadan şifa bulması için yol gösteren kadim bir öğreti. Kelime anlamı olarak; Ayur: hayat, Veda: bilgi, bilim demek yani hayat bilgisi, hayat tecrübesi ve doğru yaşam olarak tercüme edebiliriz. Bu Vedik bilim, insan bedenindeki tüm sistemleri (dolaşım, sindirim, boşaltım, solunum, sinir, endokrin, üreme ve lenf) ve bu sistemlerin sağlıklı olarak işlemesinin nasıl olacağını çözerek, gerekli formülleri yazılı belgeler yani Vedalar’a kayıt etmiş ve günümüze kadar aktarmış. Zaten Ashram günleri boyunca da çoğu aşamasını deneyimleyerek öğrendiğim “doğru yaşam” tecrübesini bir ayurveda doktorundan dinlemek kafamdaki sorulara cevap bulmamı sağlıyor. Ayurveda ve tedavi yöntemleri hakkında da önümüzdeki günlerde daha detaylı bir yazı paylaşacağım.
Dördüncü Hafta
Mezuniyet günü hızla yaklaşıyor. Bir yandan keşke biraz daha zaman olsa ve daha fazlasını öğrensem diye içimden geçirirken diğer yandan özgürlüğümü özledim diye serzenişlerde bulunuyorum. Duygudurumum oldukça karışık. İlk haftalardaki tembellik, açlık hissi uçtu gitti. Ashram’daki hocalardan, etrafımdaki insanlardan ve kendimden öğrendiğim onca şeyi de sırt çantama koydum, tekrar yola çıkmaya hazırım.
Şimdi öğrendiklerimin meyvesini yemeye başladım bile daha da zaman geçtikçe bu eğitimin üzerimdeki etkisi artacak biliyorum. Ve tekrar tekrar yoga bana alışkanlıkları kırmak için özel bir an beklemeye de gerek olmadığını öğretiyor. En önemlisi değişmeye cesaret edip, fark etmeye başlamak, şimdilik bu kadarı yeter 🙂
Aarsha yoga ile ilgili tüm bilgileri (tekrar ne zaman kurs açılacak, ücretler ne kadar vs…) buradaki web sayfasından bulabilirsiniz >> http://www.yogaindiameditation.com/ Normalde Sivananda’da ülkelerin kur farklarına göre öğrencilere indirim yapıldığını duymuştum bu yüzden Aarsha yoga’dan da indirim rica ettim. Beni tatmin edecek bir indirim yaptılar. Siz de aynı şekilde mail aracılığıyla indirim isteyebilirsiniz. İletişime geçtiğim mail adresini de buraya bırakıyorum 🙂 yogaindiameditation@gmail.com
Hindistan ile ilgili daha fazla hikaye okumak isterseniz >>> https://dunyaninduraklari.com/kategori/asya/hindistan/
1 Comment
Sadece Raja Yoga vardı diyorsun. Hmmm…