Bisiklet ile seyahat ederken bir süre yol arkadaşımla ‘hiçlik’ üzerine konuştuk ve sohbetimizin sonucunda uçan halımın üzerinde bambaşka yerlere ışınlanmış, TDK’nın ‘yokluk’ olarak tanımladığı bu hiçlik tanımını tanımayıp kendi sözlüğüme ve günlüğüme kendi açıklamamı yazmıştım. gözle görülmez kavranamaz tahayyül edilemez öncesi ve sonrası yoktur zamandan, mekandan ve maddeden münezzehtir eşi veya benzeri yoktur doğurmamıştır, doğrulmamıştır bütün noksanlıklardan uzak, zira o varken noksanlık olamaz İlk zamanlar keşfettiğim bir ben vardı, yeni yerler, tatlar ve duygular deneyimledikçe dönüşüyordu. Birkaç zaman sonra anladım ki ben diye oluşturduğum şey aslında köklerinin doğaya, insana bağlı olduğu mini bir enerji kütlesiydi. Yolda olduğumdan beri, etrafımda olan biteni görüyor, dokunuyor, kokluyordum, tüm bunları yaparken arka planda düşünüyor aynı zamanda hissediyordum da. Hepsini bir masaya oturtmak istediğimde sürekli ağızlarını bozuyorlardı, hepsi ayrı telden çalıyordu. Yoruldum. Ben de hepsini masada bırakıp tecrübe ettiğim her neyse, onun bana hissettirdiği şeye odaklanmaya karar verdim. Tüm tecrübelerden ve insanlardan öte, o masada…
Tag