Kırgızistan’daki son günlerim. Dağ, bayır, 4000 metreye çık, in, çay iç, bozkırda çadırından atları seyreyle, çay iç, çekik gözlü kırgız bebelerini tepende taşı, çay iç, yürü, 10 km, belki daha fazla… Geçmiş zaman, sayılarla aram hiçbir zaman iyi olmadı. Bir buçuk ay böyle geçti. Kırgızistan’ın en güneyindeki Oş şehrinde, sürçü lisan ettiysem affola, götümden ter damlayarak Burak’ı bekliyorum. Zat-ı âlileri Kazakistan’da ve orası öyle bir ülke ki; çöl ve çöl ve yine çöl. Çıkamadı oralardan haliyle, bir süre. Oş şehriyle çoktan vedalaşmış, toparlanıyorum, artık gelir ve beni bir yerlerde yakalar diye düşünmeye başladım. Çünkü huzursuz bacak sendromu ruha laf geçirmem zor. Neyse ki yakalıyor beni ve yoldan çevirdiğimiz bir tıra atlayıp Kırgızistan’ın sınır köylerinden Alay vadisine konumlanmış 3,170 metredeki Sarıtaş köyüne gidiyoruz. Köyün tek bir esprisi var; Çin’e ve Tajikistan’a buradan geçiliyor, şayet Tajikistan’a gidilecekse, beden irtifaya alışsın diye köyde kalmak şart oluyor. Çünkü bir sonraki adım 4000 metre. Etrafta…
Dağ aşığı bir insan olduğumu 27 yaşında fark ettim. Mesela aylarca Himalayaların fotoğraflarıyla yatıp kalktım, ulaşmak için bütçe hesaplamalarıyla, ona ulaşmış insanların paylaştığı fotoğraflarına bakmakla geçti birkaç ayım.…
3. Gün Karakul köyünden sonraki durağımız buraya 133 km uzaklıktaki Murghap köyü. Aslında köy demek doğru olmaz, burası Murghab bölgesi olarak geçiyor. Karakul’dan ilerisine bir süre yürüyelim dedik…
1. ve 2. Gün: Bir çılgınlık yapıp Burak’la Tacikistan Pamir yolunu otostopla geçmeye karar verdik. Aslında ilk başta kulağıma o kadar da çılgınca gelmemişti. Ta ki yoldan ortalama 4 saatte bir araba geçtiğini anlayana kadar. Osh’tan Sary Tash’a otostopla gitmek çok kolaydı zaten yolun çoğunu Tırcı bir amcayla yaptık, gülünce gözleri kaybolan amcalardan 😀 Bir ara acıktı tırcılara özel yol kenarı bir lokantada durdu. Çorba istemiştim ama onun yerine et suyuna dana kolu getirdiler. Hala şoktayım. Akşam 3170 metredeki Sary Tash’ta bir ailenin bahçesine çadırımızı kurduk. Ben hayatımda böyle rüzgar görmedim arkadaş ama neyse ki evin tatlı ve çat pat İngilizce bilen kızı akşam çadıra etli çorba vey çay getirdi de içimiz ısındı. Ertesi gün Sary Tash’tan yola koyulduk nefes kesici manzaraya karşı yürüdük, yürüdük. Bir ara köylü kadınlardan biri elimize kurut tutuşturdu (kurutulup top haline getirilmiş yoğurt ve inanılmaz tuzlu). Tacikistan sınırına ulaşmak için kaç km yol yürüdük saymadım.…