Benim için Kamboçya, beklenmedik derecede güzel geçen ülkelerden biri oldu. Aslında Kamboçya’ya gelmeyi elimden geldiği kadar ertelemiştim – 7 ay kadar 🙂 -. Çok yanlış bir şekilde başka insanların “olumsuz” yorumlarına maruz kalmışım şimdi bir aylık sürece dönüp baktığım zaman iyi ki de gelmişim, iyi ki de bu ülkenin iyi kalpli insanlarını tanımışım diyorum. Eğer bir ülkenin turistik bölgelerinden çıkıp kültürünü, insanlarını ve belki de acı tarihini öğrenmek, tanımak istiyorsanız Kamboçya sizi zorlayacaktır. Ülkenin ortalamasının günde sadece 4 dolar kazanmasına ve onca fakirliğe rağmen gözlerinin içiyle gülebilen insanların ülkesi burası. Kalbinizin hem sevgiyi hem de acıyı bir arada hissetmesine hazırsanız; Kamboçya’ya hoşgeldiniz.
Zaman geçtikçe gezme şeklim tamamıyla değişti. Artık başkentleri, metropolleri görmeyi en sona bırakıyorum hatta görülecek, beni etkileyeceğini düşündüğüm herhangi bir detay yoksa hiç uğramamayı tercih ediyorum. Kamboçya’nın başkenti…
Kampot’a gelmeden önce gün batımlarının bu kadar çoşkulu olduğunu bilemezdim. Gökyüzüne baktığımda kulağımdan allegrolar eksik olmuyor. Havanın rengi maviden turuncuya oradan sarıya dönüşüyor en sonunda ise güneş kızıl…
Kamboçya’ya geldiğimden beri ilk yaptığım şey motor kiralayıp şehir merkezinden uzaklaşmak oluyor. Çünkü şehir dediğin yerde her şey aynı. A şehrindeki hayatı B şehrinde de görebilirsin; kopyala – yapıştır düzen. Benim istediğim Khemer insanlarını tanımak, günlük hayatlarında neler yapıyorlar, sabah uyandığında ne yemeği tercih ediyorlar, onlardan farklı bir yerden / kültürden gelen birine tutumları nasıl… Sorularımın cevabını ise ancak bir köyde kalırsam bulabilirdim. Bu yüzden Kampot’ta kaldığım 4 gün boyunca hem yolumun üzerinde olan hem de “homestay” yapabileceğim bir köy arıyorum. Ve sonunda buluyorum, tüm işaretler Koh Kong bölgesindeki Chi Phat Ekoturizm köyünü gösteriyor. Chi Phat köyü dört köyün bulunduğu ve yaklaşık 3.000 kişinin yaşadığı Chi Phat komününün ortasında yer alıyor. Burası bir zamanlar ağaç kaçakçılığı ve avcılığı ile ünlü bir bölgeymiş ancak yapılan ekoturizm projesi sayesinde köyün yapısı tamamen değişiyor.
“Kep’in karabiberi dünyanın en iyisidir, mutlaka git dene!” tavsiyeleri çoğalmaya başlayınca yarım günümü Sothy’nin Karabiber Çiftliğine (Sothy’s Pepper Farm) ayırıyorum. Aslında amacım bu çiftlikte gönüllü olarak çalışmak ve…