Ankara, tamamen çaresizliğimin üzerini kapatmak ve bu saat dilimi içerisinde kendimi eğlemek için yaptığım bir plan. Aslında amaç Kars’a tren ile gitmek, malum Kars’a tren ile gitmek için de öncelikle Ankara’ya ulaşmak gerekiyor. İstanbul’dan Ankara’ya ulaşmak için birçok yol var; ben öncelikle tren bilet ve saatlerine baktım daha sonra da uçağı araştırdım.Şansıma uçakta trenden daha ucuza bilet buldum hem de daha kısa sürede varması beni cezbetti. Ancak bir heyecanla aldığım bilet saatinin 7:15 olması sonradan kafama dank etti. Ne yapıcam 6 saat Ankara’da sorusuyla bilgisayarın başında kalakaldım. Sonra çaresizlikle Ankaralı arkadaşlarımı darlamaya başladım, ne yapıcam onca saat? Ne yapılır? Aldığım ortak cevap ise ‘’Tunalı’ya git!’’ oldu. Bu şaşkınlığımı üzerimden hala atamıyorum arkadaşlar, teşekkür ederim 🙂 Neyse ki aklı başında bir arkadaşım ve biraz araştırmadan sonra 6 saatlik planımı hazırladım.
1- Eski Ankara Evleri – Hamamönü Mahallesi
Bilmediğim bir şehre geldiğimde ilk yaptığım şey toplu taşıma bileti almak. Hem ucuz hem de her yere rahat rahat ulaşıyorsun. (Ankara’da bunun böyle olmadığını çok sonra farkettim.) Kart ücreti 5 tl, üzerine 10 tl yükletince de 5 kere istediğiniz toplu taşıta binebiliyorsunuz. Hamamönüne ulaşmak için Ulus yönüne giden Ankaray’a bindim ve Dikimevin’de indim. Ben metroyu tercih ettim çünkü trafikte zaman harcamayı sevmiyorum. Dikimevinden 7-8 dakikada yürüyerek eski Ankara Evlerine ulaşabilirsiniz. Buradaki evler Altındağ Belediyesi tarafından aslına sadık kalınarak restore edilmiş hem turistler hem de Ankara halkı için (özellikle öğrenciler için) nefes alma alanı olmuş. Duyduğum ve okuduğum yazılara göre buradaki evler restore edilmeden önce yerli halk yaşarmış, şimdi tek tük yaşayan var ve daha çok ofis veya restoran olarak kullanılıyor. Yine yaşayanlar olsa çok güzel olurdu tabi ama bu haliyle bile evlerin arasında yürümek insana eskiye dokunuyormuş hissi veriyor.
Aynı zamanda tarihi mahallenin çevresinde Mehmet Akif Ersoy Evi , Mehmet Akif Ersoy Parkı, Hacı Musa Camii, Karacabey Tarihi Hamamı, saat kulesi ve Hacettepe Üniversitesinin Merkez Kampüsleri bulunuyor. Mehmet Akif Ersoy parkının içinde Mehmet Akif Ersoy Evi bulunuyor ve burada İstiklal Marşı yazılmış. Şu an müze olarak kullanılan evi ben zaman bulamasam da siz bir göz atabilirsiniz.
Buradan sonra hemen yürüyerek Ankara Kalesine ve Medeniyetler Müzesine ulaşabiliyorsunuz. Yürürken iki müze daha gördüm ancak fazla vaktim olmadığı için içine girip bakamadım; biri satranç müzesi diğeri ise Rahmi Koç Müzesi. Bu müzeleri de tavsiye ediyorlar.
2- Hemen Bi Mola; Meşhur Dönerci ve Köfteci Dursun Usta
Sabah uçaktan erken inmiştim ve çantamı emanet dolabına bırakır bırakmaz gezmeye başladığım için çok acıkmıştım. Hamamönünü mahallesini gezdikten sonra Medeniyetler Müzesini görmek için yukarı tırmanmaya başladım. Yürüye yürüye meşhur dönerci Dursun Usta’nın dükkanın önüne gelmişim. Bu arada bu bölgedeki yemek yerlerini pek araştırmamıştım şans eseri gerçekten çok güzel bir köfte yedim. Daha sonradan öğrendiğime göre bu dükkan çok eskiden beri hizmet veriyormuş; 1950’li yıllardan beri döner ve köfte satıyor ve Ankaralı pek çok müdavimi var.
Ben köfte yemeyi tercih ettim, köftelerinin bence en can alıcı özelliği baharat kullanmamaları, direkt olarak kuzu etinin tadını alabiliyorsunuz. Tabi baharat seviyorsanız da yanında getiriyorlar. Bir güzel karnımı doyurduktan sonra sıra Medeniyetler Müzesinde.
3- Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Burası Ankara’da en çok görmek istediğim yer. Anadolu’da yaşamış medeniyetleri kronolojik sıraya göre gezebiliyorsunuz.
Müzenin oluşmasındaki ilk temelleri Atatürk atarak diğer bölgelerdeki Hitit eserlerini Ankara’da toplamaya başlamış. Tabi eserler çoğaldıkça bir müze binasına ihtiyaç duyulmuş ve Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Hanı onarılarak müze binası olarak kullanılmaya başlanmış.
1997 yılında Avrupa’daki birçok müzeden öne çıkarak ‘’Yılın Müzesi’’ olarak ödüllendirilmiş. Müzede Yontma Taş Devri’nden başlayarak, Cilalı Taş, Bakır-Taş Çağı, Maden Çağı, Asur Ticaret kolonileri, Hitit, Frig, Urartu ve Geç Hitit dönemine ilişkin eserleri görebiliyorsunuz. Aynı zamanda o zaman yapılmış birçok delici kesici bıçaklar, mühürler, çok sayıda toprak kap, çanak ve ahşap oymacılık sanatının ilk örneklerini de inceleyebiliyorsunuz.
4- Neden Seğmenler Parkına Ulaşamıyorum Ey Melih Gökçek?
Şansıma Ankara’da hava güneşli ve sıcaktı. Hamamönünü, Saman Pazarını ve Ankara Medeniyetler müzesini gezdikten sonra hem çok yoruldum hem de sıcağın etkisiyle gölge bir yerde uzanmak istedim. Trene kadar dinlenmeye ihtiyacım vardı. Arkadaşlarımın da önerisiyle Seğmenler Parkına gitmeye karar verdim. Ancak farkettim ki Hamamönünden direkt olarak Seğmenler Parkına giden bir toplu taşıma aracı yok. Ya iki otobüs değiştirerek ya da Ankarayla Kızılay’a dönüp tekrar otobüse binerek ulaşabiliyordum. Çok yorgun olmama rağmen Ankaray’a yürümeye başladım ancak yollar kazıldığı ve bazı sokaklar kapalı olduğu için döndüğüm yere yürüyerek geri geldim. Pes ederek taksiye bindim, şansızlık bu ya bindiğim taksi öndeki araca çarptı bu yüzden tekrar taksi değiştirerek Seğmenler Parkına ulaşabildim. O kadar yorulmuştum ki gider gitmez kendimi çimlere attım.
5- Kars’a Yolculuk
Ankara tren garına doğru yola koyuldum, biletimi internet üzerinde almıştım ancak yine de bilet kestirmeniz gerekiyor. Biletimi aldıktan sonra Irmak beldesine giden servis aracını beklemeye başladım. Doğu ekspresi Ankara’daki ray çalışmaları nedeniyle Irma’tan kalkıyor ve bu çalışma 11.12.2017 tarihine kadar devam edecekmiş. Bu yüzden servisi kaçırmamak için en geç 17:45‘de tren garında olmanız önemli. Tren, Irmak beldesinden 19:20 gibi hareket etmiş oluyor.
Yolculuklar her zaman beni heyecanladırmıştır ama 24 saat sürecek tren yolculuğum için birazcık daha heyecanlıyım 🙂